Subscribe Twitter Facebook

10 Şubat 2012 Cuma

Ankara'ya Öyle Yakışırdı ki Kar / Yılmaz ERDOĞAN



Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar
Asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar
Kimse kemen çalmazdı belki ama
Çok keman çalınsın balolarında diye yapılmış
Gri,sisli,binalar...

Alnının ortasında 
Ciddi bir devlet asabiyeti
Çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar
Bu zulüm, bu sevda bitmezmiş
Sevmek bir halkı sevmekse
Aşk o zaman sevmekmiş
(Biz bir şeyi delice severiz ama tanrım neyi)
Kahve önü çatlak mozaik
Bel kemiğine tehdit kürsüler üstünde 
Çok sigara içen 
Öğrenciler...

Bir daha asla yaşayamayacağı aşkları teğet geçerken
Hep onu sevmeyenleri severek
Hep onu sevenin gözlerinden Kalabalıklara kaçarak
Karışarak toplumcu,gerçekçi yalnızlıklara
Yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını 
Bir İzmirli güzele dayatmak varken
(Hep kardeş olacak değiliz ya,
Yaşasın halkların sevgililiği)
Soyut bir sevdaya beşik kertilmiş olan
Dağda çoban, şehirde şark çıbanı sayılan
Fırat'ın büyük elleri
Ararat'ın kızgın yelleri
Cilo'nun Derin nefesleri
Hülasa kente hukuk mukuk okumaya 
Mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş
Anadolu çocukları

Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar
Asfaltlar ışıldar, bu tutardı resmi yalanlar
Belki balkona kar seyretmeye çıkar diye sevdiğimiz kızlar
Çok dibimiz dolmuştur
Ve çoğu zaman bu kar mevzuu
Kızlara yeterince ilginç gelmemiştir

Hiç bir şey kapalı bir dükkan kadar 
Hüzünlü gelmez Ankara'da
Yoksa bugün bir hayat yaşanmayacak mı duygusu
Çöker bütün bozkıra

Kimse keman çalmaz belki
Belki bu film hiç bir zaman
O kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiç bir lahmacunda
O okul yolundaki üçüncü sınıf lokantanınkinin
Tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
Bizzat Urfa'da hatta
Ama hiçbirinde o kadar aç oturmadım sofraya

Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar
Çok yabancı soluk duyulur bazı
Bilinmez bir dilin ıslığından
Anla ki yine sıkıldı bizim konsolosluklardaki konuklar
Öyle deme Ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
Bu kadar insanın neden Ankara'yı bu denli çok sevdiğini anlamadan
Ankara'da yaşamak

Yollarına hep sevdiğimiz insanların adlarını vermediler ama
Biz her duvara bir vesile
Onların adını yazarak yaşadık
Kül ve betondan mürekkep
Yaşadıkça yaşanılası gelen
O tuhaf bozkır kokusunda


Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar
Asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar
Biz,
Şimdi kapalı bir kuruyemiş dükkanının
-ki bütün plan kar altında
Tuzsuz ayçekirdeği çitleyip
Yanı sıra Bafra içmektir-
Kötü ışıklandırılmış vitrininden
Umutsuzca içeri bakan
Kimliği gereğinden fazla sorgulanmış
Merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş
-Yani sistem kendi verdiği kimliği zırt pırt geri istemektedir-

Doğduğu yer yüzünden
Doğuştan kavgacı zannedilen 
Ama pek çoğu kavgadan nefret eden
Kavgacı,esmer,cesur,korkak
Çoğu Kürt, çoğu Türk
Çocuklardık..

Ankara'ya öyle yağardı ki kar
Ha sonra Belki Ahmet Arif'in aklına gelmeyecek
Çünkü hiç kimse bir daha Ankara'yı onun kadar sevmeyecek
bir şiir işlenir
"Kar altındadır varoşlar
Hasretim nazlıdır Ankara"
Ustam yine de sen bilirsin ama
Hangi aralıkta bir şair ölmüşse
İşte o en netameli aydır bence

Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
Asfaltlar ışıldar...
Yalanlar...

Şimdi ve sonra
Ne zaman Ankara'ya kar yağsa
Elim, gönlüm, çocukluğum, buz tutar...





Penceremden kar manzarası :)


Ankara'ya ne zaman kar yağsa, aklıma bu şiir gelir. 
Sözleri ezberimde değil ama dilime dolanır o satır.
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar... 



Lapa lapa yağan karı seviyorum.
Özellikle çam ağaçlarına çok yakışıyor. :) 


Elimde kahvem, sıcacık evimde, pencere önündeki koltuğa oturup, yağan karı seyretmeyi çok seviyorum. Ama soğuktan nefret ediyorum. :)) 





Soğuk bir Ankara sabahından, herkese sımsıcak sevgilerimi gönderiyorum. :)

11 yorum:

  1. Cidden çok güzel bir manzara hazır Ankara lafı geçmişken bir Ankara şiirim vardı paylaşmak istedim şimdi :)

    AN/KARA SUSMAMALI

    Bensizliğe beş kala yazarken bu şiirini
    Bilemedim canımı acıtacak hükümsüzlüğün…


    Karşılaştık seninle
    Bir veda gecesinde
    Kulağımda çınladı tatlı sesin
    Beklide çoktan duymalıydım haykırışlarını
    Beklide çoktan yutmalıydım hasretini içimde

    Gidişimin ardından çığlıklarını duydum
    Amansızca soluduğum nefes dar geldi bu şehirde
    Yalnızlıklara ağladım günü geçmiş aşklara

    bazen gözlerim bazen nefesimdi seni delirten
    Bazen rüzgara eşlik eden saçlarım
    Bazen de masumca gözlerimden akan yaşlarım
    En çokta sabredemeyişim sensiz dakikaları
    İçime kor gibi düşen gidişindi…


    Sessizliğini satın aldım bütün kepengi kapalı dükkanlardan
    Ne kadar öğretmek istedimse sana bensizliğin sabrını
    Bir türlü anlayamadın bir gün bana kavuşacağını


    haziran gecesinin tam Çarşamba günü
    Gözlerine vurulmuştum amansız yağmurlu günde
    Ciğerlerime soluduğum hava senin kokunu getirdi bana
    Şiirlerin kulağımı okşadı amansızca…


    Ne Fırat’ın ne Dicle’nin ağıtlarında kavruldum
    Ben sadece gözlerinde hapsoldum
    Yanaklarımdan süzülen her bir damlada kayboldum
    Duy hıçkırıklarımı dile gel şimdi…


    Boğazında dizilen sözcükleri haykır içinden geldiği gibi
    Coş masmavi denizlerin coştuğu gibi
    Tren garlarında boşa bekleme gelmeyecek birini
    Bir adım at ki oda gelsin senin istediğin gibi



    Ben kokan kelimelerden bir taç yap kendine
    Sonra sakla başının üstünde
    Nefret değil gözlerinden okunan
    Sensizliktir yalnızlığın haresine bulanan…


    Bilmem kaç gidiştir bu sen kokan şehirden
    Gitmek istemesem de gitmek farz oldu bana
    Bir kelime kadar yakınım sana
    Yeterki GEL de yana yana…




    Ezildikçe eziliyor yüreğim
    Bir ben mi yüreğine giremedim
    Pişmanlık kokularını hissettim genzimde
    Ben yalnız sevdiğimi söyledim…

    An/kara sustu
    resimlerini çizdiğim kalabalıklar sustu
    ayın beşi sustu
    galiba susmalıyım


    An/kara susmamalı
    Haykırmalı içindeki sevdaları
    Haritadaki gibi sessiz kalmamalı
    Susma konuş
    Yüreğinden çıkaramadığın sevgini anlat ona
    Anlat ki içindeki avaz avaz bağıran çocuk çıksın ortaya…
    Hadi durma Anlat ona
    İki kelime anlat
    Diyemediklerini avuçlarının ayasına al
    Susma Anlat ona, içinde kopan fırtınaları Anlat !!!!

    Birgül Afşn (Roseone.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. wooow şiir harikaydı. Yüreğine sağlık.

      Alttaki satırlarda bir hata var sanki

      Beklide çoktan duymalıydım haykırışlarını
      Beklide çoktan yutmalıydım hasretini içimde

      Beklide yerine belkide olabilir mi?

      Eğer bir yerlerde yayınlandıysa bu şiirin düzeltmen için söylemek istedim.

      Sil
    2. Hımmm ayyy evet yazım hatası yapmışım :)( yok henüz yayınlamadım ama bir arekadaşn şiirine youm yapmıştm :) düzeltme şansım yok malesef bendeki arşivimde düzeltim :) bir ara da seslendircem inş.

      Sil
  2. doğru demişssin hobi vakti Ankaraya kar çok yakışıyor.resimler ve şiir harika ellerine yüreğine sağlık sevgiler

    YanıtlaSil
  3. çok güzel görüntüler bunlar gönlüne sağlık canım.her mevsimin ayrı güzelliği var.bizler hikmetlerini bilemiyoruz.rabbim sıkıntısız yaşamayı nasip etsin bu günleri...sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Ne güzelmiş bu şiiri Erdoğan'ın... Valla sizin yazınız da şiir gibi olmuş. Bu arada resimler tanıdık bir yerlerden galiba...Eryaman 5?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaklaştınız, Eryaman Evleri :)

      Sizdemi Eryamandasınız?

      Sil
    2. Evet, Laleeevlerinde Eryamanevleri'nden tanıdım zaten. Sevgiler.

      Sil
  5. gerçekten muhteşem bir manzaran varmış canım,çok şanslısın..kar bambaşka bir doğa olayı gerçekten..bana hep huzur verir..

    YanıtlaSil
  6. Sevgili hobivakti,
    Fotoğraflardan aynı sitede oturduğumuzu farkettim =)
    Sanırım aramızda 4-5 blok var :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aaaa çok yakınız demek ki. Eryaman Evlerinde misiniz?

      Sil

 
Powered by Blogger